‘Hikayen varsa yaşarsın, hikayen yoksa sen de yoksun’ diyor bir meczup, ve sonra bin yılların hikayesine tanık olmuş, hikayelerin kendisi oluvermiş bir efsunlu şehri, İstanbul'u alıyor da koynuna simadan simaya girerek anlatıyor 'ilk hikaye'sini. Nizam ve keşmekeşin savaşımı, müthiş işgalci bekleme hallerinin arasında zuhur ediyor. Sırlarla ve sırrı bozuklarla dolu bir anlatı.
Bu oyun üzerine her yazılan şahsi olurmuş gibi geliyor bana, zira şahsi bir deneyim yaşamadan oyunu takip etmek, izlemek mümkün değil sanki. Yani bir kapılırsanız, oyunun akışına kendinizi bırakmamanız, mesafeyle izlemeniz namümkün bence.
Çok keyifli bir seyir, çok yüksek bir oyunculuk performansıyla güçlü, lezzetli bir metin ortaya konmuş. Hele de kubar dumanıyla İstanbul'un çöküntülerine ve dahi yükseklerine seyahatimizi mümkün kılan o bölüm var ya... Ah o bölüm var ya... Kurmacanın ve sanatsal aklın oyunculuk yeteneğiyle birleştiği muazzam parlak bir an.
Hah bir de metinler arası diyalog anlamında, pek sevdiğim İhsan Oktay Anar kaleminin atmosferini soludum oyunda.
Bir iki kelam da, 'ne olsa daha da büyülü olurdu'ya dair... Çünkü niye, insan dediğin mahlukat tatminsiz, izleyici desen daha da fena.
Giriş bölümü fazla mı dağınık acaba dedim kendime. Biraz daha kısa mı tutulsaydı acaba? Ya da biraz daha az mı referansla? Bilinçli de yapılmış olabilir tabi. İkinci olarak da biraz daha minimal dekor olsa mıydı dedim . Mesela o muhteşem duman bölümünde, bir ufak sis. Evet, son dönemde yaygın eğilim, az dekor, sade reji -ki burada oyunun rejisinin, mutfağının da pek tadında olduğunu belirtmeliyim-. Sadece, özellikle de tek kişilik oyunlarda, biraz daha dekor oyuncu ve paralelinde izleyicinin oyunla hemhal olurken daha odaklı olmasını sağlıyor sanki.
Bu efsunlu deneyim için emek veren herkeslere bin şükran!
Bir de oyun bittiğinde çağrışarak aklımda yankılanan;
ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok.
ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok!
Ömer Hayyam
Kalabalık Duası / Fiziksel Tiyatro Araştırmaları