Deneyiminizi arttırmak için sitemizde çerezleri kullanıyoruz. Devam ederek Gizlilik ve Çerez Politikamızı kabul etmektesiniz. Detaylı bilgi için tıklayınız.TAMAM
Gelecek, bize doğru geliyor mu? Yoksa biz mi ona doğru gidiyoruz? Bir sonraki an, aslında gelecek değil mi? Şu an, bir adım sonra geçmiş olmayacak mı? Peki yanından geçip gittiğimiz geçmişimizden bize ne kaldı? Bu soruları kalbimizde taşıyarak ilerliyoruz hayatta. Anılarımızın ilkinden bugüne acı ve tatlı duygular bilincimize eşlik ediyor DEVAMI. Peki aslında benliğimizi ne kaplıyor?
Düşlerimiz. Bizi biz yapan, geçmişten zevk alan, geleceğe doğru hevesli bir halle sirayet eden düşlerimiz.
Oscar Wilde’ın da dediği gibi, kimse geçmişini geri alacak kadar zengin değil. Bu yüzden onunla yüzleşmekten başka şansımız yok.
Böylesine bir yüzleşmenin sonunda kendimizi bir yol ayrımında bulacağımız aşikar; ya tıkanıp kalır insan böyle bir durumda ya da yola devam eder. Peki nasıl? Aydınlık düşlerine sarılarak... O kadim ışıkla geçmişin karanlık, bazen acı verici dehlizlerinden çıkabilir.
Zamanın bize sunduğu tek gerçek “andır” ve an, ister uykuda ister uyanık olsun, bir insanı insan yapan ve onu biricik kılan düşlerle şekillenir. DAHA AZ GÖSTER